Kaunos

Araştırma Tarihi

İlk kez İngiliz Rd. Hoskyn tarafından keşfedilmiştir.  Hoskyn, 1840 yılında yaptığı ziyareti sırasında bulduğu yazıtlı bir bloğun üzerindeki   Kaunos halkı ve meclisi ibaresinden bu örenin Kaunos kenti olduğu sonucuna varmıştır. Sonraki yıllarda kente iki önemli ziyaret gerçekleşmiştir. 1876  yılında Fransız Collignon ve 1920  yılında ise İtalyan A.Maiuri.  bu ziyaretler yanlızca yüzey  araştırmaları ile sınırlı kalmıştır. Kaunos  hakkındaki ilk detaylı bilgiler yine bir İngiliz olan G.E. Bean tarafından verilmiştir. Bean İstanbul üniversitesinde görevliyken 1946 ve 1952 yılları arasında kenti bir çok kez ziyaret etmiştir. Kaya mezarları ile ilgilenen İsveçli P. Aström ziyareti izlemiştir. Kaunosun  bu ünlü kaya mezarları için ilk ciddi çalışma ise yine İsveçli Paavo Roos tarafından  yapılmıştır.  Roos, bu araştırmasını  1964-1970 yılları arasına yaydığı ziyaretleriyle tamamlayabilmiştir. Kaunos arkeolojik kazıları, Baki Ögün başkanlığında 1966 yılında başlamıştır. Halen  Başkent Üniversitesi’nden Prof. Dr Cengiz Işık  başkanlığında yürütülmektedir.

Yayın:  B. Öğün, C. Işık, Kaunos, 2002

Restorasyon ve konservasyon

Palestra hamamı
Tiyatro çeşmesi
Monopteros
Protogenes excedrası
Kubbeli kilise mozaikleri
Villa kapısı
Glykinna anıtı
Kubbeli kilise freksleri
Palestra kapısı;
Liman çeşmesi
Teras tapınağı: teras duvarları, freskleri

2011 – 2012

MONOPTEROS

Küçük kalenin kuzeybatı eteği ile liman arasında kalan dar düzlükte tabanı toplama taşlarla örülmüş, euthynterie mermerdendir. 7.80x 7.85 m. boyutunda üç basamaklı krepidoma  inşasında mermer devşirme bloklar kullanılmıştır. Alt yapısı kare planlı olmasına rağmen yuvarlak bir üst yapıya sahiptir. Monopteros restorasyonu programı kapsamında catı ve tavan mimari parçalarının restorasyon ve konservasyonları gerçekleştirilmektedir.

Başlıngıç Yılı: 2009

PALESTRA HAMAMI

İmparatorluk dönemi hamam binaları içinde en iyi korunmuş olanlardan biridir. Güneybatı-kuzeydoğu doğrultusunda ve aynı aks üzerinde iki büyük kompleks olarak tasarlanmıştır. Hamam ve avlu ( palaestra)  56.80x 59.60 m. boyutlarında bir alan üzerindedir. Yalnız temelleri korunmuş olan avlu, 56.80×31.40 m. boyutundadır ve üç yandan birer sütunlu galeri ile çevrelenmiştir.

Yalnızca karşılıklı yan galeriler odalara bölünmüştür.  58.20x 28.20 m ölçüsündeki ana bina büyük salonlardan oluşmaktadır. Ilıklık (tepidarium) ve iki eğitim ( ambulacrum) salonu, orta aks üzerinde soğukluk ( firigidarium) ve onun ucundaki terleme odasının ( laconicum) her iki yanına karşılıklı olarak yerleştirilmiştir. Bütün bunları güneybatıda sıcaklık salonu (caldarium) taçlandırmaktadır. Her bir salonun tabanı  zamanında mermer plakalarla kaplanmıştır.   Palaestra kuzeydoğu yönünde teras duvarı paralelinde galeriler bulunmaktadır. Kuzeybatı yönünde dükkan işlevli düzenlenmiş birimler yer alır.

Ambulacrum duvarlarının konservasyonu kapsamında, yüzey temizlikleri, dolgu, sıva sağlamaştırılması ve capping uygulamaları gerçekleştirilmektedir.

Başlıngıç Yılı: 2012

PROTOGENES EXEDRASI

Zamanında ziyafet binasının hemen önündeki iri blokların kullanılmasıyla oluşturulan euthynterie üzerinde yükselen exedranın blokları Kaunos’taki araştırmaların ilk mevsimin de , 1966 yılında açığa çıkartılmıştır. Bu alanda inşa edilen binalardan birinin duvarında , daha çok temel malzemesi olarak kullanılan blokların yazıtlı postamentlerinden  ikisi üzerindeki epigramda geçen ortak isim Protogenes’dir.

Protogenes Büyük İskender ve Erken Diadochlar döneminin ünlü sanatçılarındandır. Rodos’un kurucu kahramanı Ialysos için yaptığı duvar resmiyle bir fresk ustası olarak ünlenmiştir.  Ressam Melanthos’un torunu  Protogenes, kendisi, anne ve babası ile sevdiği iki arkadaşı için  Liman Agorası Stoası’nın arkasındaki Apollon Kutsal alanı’na tüm tanrılara adak olarak bir exedra yaptırmıştır. Zamanında exedra’nın postamentleri üzerinde duran bronzdan heykelleri de kendisi dökmüştür. 1993 yılında duvar içinden alınan ve Roma Hamammı’nın kuzey ambulacrumunda orijinal şekli ile yeniden kurulan exedra’nın toplam 16 bloğundan 14’ü elimize geçmiştir. 5 postament altlığı , 5 postament ve 4 koltuk.eksik olanlar her iki yan cepheye ait bloklardır. Her bir formun blokları kendi içinde aynı taş işçiliği ve yapı tekniği göstermektedir. Bloklar kenet ve dübellerle kendi aralarında yatay ve dikey bağlanmıştır. Exedra, blokların aynı malzemeden bir platform üzerine dönüşümlü olarak yerleştirilmesi ile özel bir şekil göstermektedir. Yatay cephe çizgileri dairesel, ona karşın arka profili  ‘diş’ formlu.  Gerek blokların taş işçiliği ,gerek yapısal formu ve gerekse kenet yuvası biçimi, bu oturma grubunun en erken Helenistik çağın başlarında yerleştirildiğinin belgesidir.  Epigramlardan anıt sahibi Protogenes’in tam ortada, sağında iki dostu ,[… ]dias ve Lysias; solunda önce annesi Euanthis, sonra da babası Oulias  yer almaktadır.

14 bloktan exedra  Roma hamamı içerisine 1993 yılında taşınmıştır. Sonraki yıllarda eksik bölümlerin üretimi günün koşullarında  gerçekleştirilmiş ve tamamlanmıştı. 2010 yılı  restorasyon ve konservasyon programımız dahilinde eksik bölümlerin özgün malzemesine benzer bir malzeme ile üretilmesi ve restorasyonunun tamamlanmasına karar verilmiştir. Daha önce yapılmış olan onarımlar özgün bloklardan geriye alınmış, eksik parçalar kaplan postu mermer bloklar kullanılarak pantoğraf yöntemi ile yeniden üretilmiştir. 2010 kazı sezonunda başlayan restorasyon 2011 ve 2012 yılı kazı sezonlarındaki çalışmalarımız ile  tamamlanmıştır.

Başlıngıç Yılı: 2009

Bitiş:2012

2010

TERAS TAPINAĞI  PORTİKO BLOKLARI

 Tapınak, agora ve limana hakim yapay bir teras üzerine kuzeydoğu-güneydoğu yönünde i.ö. 1yy ikinci yarısında inşa edilmiştir. Dıştan dışa 9.60×6.78 m. ölçülen tapınak in antis tarzındadır.

Karye yakın bir kutsal oda önünde,yan duvarların arasına iki dor sütunu yerleştirilmiş bir ön oda. 30.50×35.00 m. boyutundaki tapınak avlusunun etrafı, dor düzeninde bir sütunlu galeri ile çevrelenmiştir. Malzeme kıyı taşındandır ve üzerleri zamanında sıvanmış ve boyanmıştır. Avlunun batı ucundaki silindir bir tambur üzerindeki yazıta göre tapınak  Zeus soteros a atfedilmiştir.

Binanın hemen güzeydoğusunda yer alan apsis, i.s.  5. Yada 6. yy da yapılmış olan üç gemili bir kiliseye aittir.  Temenos üzerinde, tapınağın aksına teğet olarak inşa edilen  yuvarlak yapı, üç ana mimari bölümden oluşmaktadır. Dıştaki sütunlu galeri exedra ve merkezdeki silindir bir kaide üzerine oturtulmuş yuvarlak sunak. Dönemleri aynı olsa da galerinin iç ve dış sütun sırlarının malzemesi farklıdır. Üst yapıyı dışta 14, içte 9 sütun taşımaktadır. Böylece orta kısımda çapı 6.60 m. olan üzeri açık bir alan kalmaktadır. Yapının girişi yoktur. Bu yapısıyla buradaki yuvarlak yapı, daha çok bir kent kurucusu ile bağlantılı bir kutsal alandır. Bir Abathon-Heroon.  Ancak, sunak tablasının tam orta aksı  hizasında, yaklaşık 6.5 m. aşağısında  açığa çıkartılan bir kutsal taş –Baitylos–  bu alanın daha  i.ö. 5 yy sonlarından itibaren kullanıldığını belgelemektedir. Doğrudan ana kaya üzerinde oturan piramidal formdaki bu kutsal taş 3.5 m. yüksekliğindedir. Klasik çağ içlerine kadar  Kaunos şehir sikkesininde amblemi olan  Baitylos , Kaunos un tanrı kralı Basileus Kaunios’un resimsiz tasviridir. Bu taşın kentte yaşayanların inanç dünyasında  yeri öylesine önemlidir ki, bütün bu alandaki yuvarlak yapının da, tapınağın da ve hatta tek tanrılı dinin bir temsilcisi olarak kilisenin de kronolojik bir sıra içerisinde inşa edilmelerinin nedenidir.

Kumtaşından sütun tamburlarının, başlıkların, arşitrav ve geison bloklarının sıvaları çoğu yerlerde kopmuş olarak açığa çıkartılmışlardır. Kalanların da belli bir bölümü kavlamış ve ara boşluk bitki kılcal kökleri, likenler, mantarlar için üreme alanları olmuştur. Öncelikle yüzeyde oluşan liken, yosun ve mantarların temizlenmesi gerekmektedir Bu iş için non iyonik solventler kullanılmıştır. Bunların bir kez daha oluşmamasını engellemek amacıyla biosit  uygulaması yapılmıştır. kireç harçlı sıvaların kenarlarında dolgu kuşakları yapılmıştır. Ayrıca sıva yüzeylerinde ve mevcut yapıda oluşan tozuma ve dökülmenin önlenmesi için de yüzeye, akrilik koruyucu sürülmüştür.

Başlıngıç Yılı: 2010

Bitiş:2010

2009

TİYATRO ÇEŞMESİ

Tiyatro’nun kuzey yöndeki tonozlu girişinin hemen doğusundaki kalıntılar,bir Çeşme Binasının varlığını göstermiştir. Bunun belgesi olarak da, gün yüzüne çıkartıldığı kadarıyla yapının tasarımıydı: Batı duvarının pseudo-isodom örgü sistemindeki bloklarının derzlerindeki sıfır uygulama ile tahliye için açıldığı tahmin edilen kanal içindeki kireç katmanı; önde, sanki antalar arasında uzanıyor gibi görünen stylobat kalıntısı; ve de onun da üzerine düşmüş bir sütun tamburu parçası.   Duvar ve sütunlarının malzemesi daha çok lila rengine çalan sert mermerdir. Bu blokların hepsi dikdörtgen formda kesilmişlerdir. Ve batı duvarının gösterdiği gibi pseudo-isodom tarzda ve de iki cepheli olarak örülmüşlerdir. Buna bağlı olarak da blokların uzunluklarında ve de sıraların yüksekliğinde farklılıkları vardır. Sütunların oturduğu stylobat blokları farklı bir mermerden kesilmiştir; beyaz ve daha az grenlidir. Çeşme, her iki ante arasında yer alan iki sütunuyla in-antis olarak planlanmıştır. Konservasyon programı kapsamında taban döşeme mermerleri, parapet duvarı ve havuz kısmı sıvalarının konservasyonu gerçekleştirilmiştir. Ayrıca tiyatro dolgu akıntısının önlenmesi amacı ile galvaniz örgü teller kullanılarak koruma tedbirleri alınmıştır.

Başlıngıç Yılı: 2009

Bitiş:2009

2008

KUBBELİ KİLİSE TABAN MOZAİKLERİ

Kilise spolyen malzememden yapılmış  yaklaşık kare planlı üç nefli, Emporesiz, kubbeli bir bazilikadır.   Yan nefler tonoz örtülü ve doğudaki kubbeli apsisin dış cephesi polygonal planlıdır. Kilisenin içine batıdaki dar diktörtgen planlı nartex ten  üç ayrı kapıyla girilir. Sonraki bir dönemde kilisenin doğu yönünde her iki yanına kubbeli şapeller ilave edilmiştir. güneydeki şapel tabanı mozaiktir. Rozet motifi çerçeve içerisinde balık pulu motifi, apsis bölümünde dinsel bir motif işlenmiştir. Mozaik tabanda lokal malzeme kayıpları bulunmakta, yer yer yüzeyi kalker kaplıdır.  Eksik bölümlerde dolgu uygulanmış,  yzüey temizliği ve akrilik koruyucu uygulanmıştır.

Başlıngıç Yılı: 2008

Bitiş:2008

2007

GLYKİNNA ANITI

Hellenistik Dönemin bu önemli anıtına ait devasa blokların, anıtın rölövesinden sonra konservasyonu gerçekleştirilmiştir. Anıtın bütün blokları belli ki, büyük bir yangın altında kalmıştır ve bu nedenle de çok zarar görmüştür. Bir yandan Anıtın in-situ durumunun rölövesi çıkartılırken, diğer taraftan da daha 1980’li yıllardaki kazılarla düşmüş blokları açığa çıkartılıp sonrasında numaralandırılarak “taş tarlasında” istif edilen bloklar ve veya blok parçalarının konservasyonunları gerçekleştirilmiştir. Bu karar aşaması sonrasında “taş tarla” içinde yaklaşık 25 senenin ardından yeni bir çalışma yapılmıştır.

Bu çalışmanın amacı, numaralandırılarak burada istiflenmiş blokların ana gövde parçalarını ile ondan kopmuş olan daha küçük parçaları yeniden bir araya getirmek ve sonrasında konservasyonlarının yapılacağı “kum havuzu”na taşımaktı. Öyle de yaptık: Önce bütün bu parçalar ayıklanarak Agora dolgu tabanı üzerinde daha geniş bir alanda yeniden numaralandırılarak gruplandırıldılar  ve bir sıra dahilinde konservasyon alanına taşınmışlardır.

Blokların konservasyonlarına bugüne kadar Kaunos’ta uygulanan yöntem kullanılmış: Öncelikle her bir bloğun çatlakları kontrol edilmiştir. Eğer “bar” atılarak sağlamlaşacak ise, parça olduğu gibi bırakılmıştır. Değilse, parça bütünden işaretlenerek ve de numaralandırılarak ayrılmıştır. Bu ayırma işlemi tamamlandığında, birbirleriyle yanak yanağa gelecek olan parçaların yapışacak yüzeyleri temizlenmiştir; Yapıştırıcı olarak epoksi kullanılmıştır.

Başlıngıç Yılı: 2007

Bitiş:2007

FRESKLİ  ŞAPEL  BLOKLARI

Şapel’in duvarlarına ait kumtaşı blokların hepsinin fresk bulunmaktadır. Bütün bu bloklar bu küçük ibadethanenin iç mekânında alt alta ve üst üste durumdaydılar ve yüzyıllar boyu da öylece kalmışlardır. Bu nedenle de yüzeyleri belirgin bir kireç karışımı toprakla kaplanmıştır; kenarlarında kırılmalar olmuştur ve sıva katmanında ezilmeler meydana gelmiştir. Ele geçen 38 blok üzerinde farklı konular seçilmiştir: Sarmal bitki motifleri arasında rozetler; oval ve yuvarlak veya kare metoplar içinde tek hayvan motifi (seçilebilenler: At ve Keklik? ); mimari bezekler; kuşak motifleri; nokta motifler. Bütün bu blokların bu küçük ibadethane inşasında duvar malzemesi olarak kullanıldıkları kesindir.

Kumtaşı blokların büyük bir kısmı yaklaşık 30x50x30 cm ölçülerinde kesilmişlerdir.  Kireç harç olan yüzey sıvası, iki kat olarak sürülmüştür: Altta kalın; üstte ince. Siyah, beyaz, kırmızı  ve şeker pembesi renkler kullanılarak yapılan motifler, bu ince sıvanın üzerine uygulanmıştır. Yıkıma bağlı olarak fresklerin özellikle kenarları zarar görmüştür ve sıva ezilmeleri olmuştur.  Yapılan ön tetkik ve değerlendirme sonucunda elde edilen bilgiler bizleri yönlendirmiştir. Konservasyon üç aşamalı yürütülmüştür: yüzeydeki toprak ve benzeri birikimler temizlenmesi, dökülmüş ve dökülebilecek alanların kireç harçla dolguları yapılması kalkmış, kavlamış yüzeyler reçine ile sabitlenmesi, sonrasında kağıt hamuru ve desojen kullanılarak yüzeydeki porlar yumuşatılarak mekanik ve su buharı ile temizlenmesi, yüzey boyaların çok çabuk dökülmesi ve çözülmesi riskini azaltmak için akrilik reçine kullanılarak yüzey güçlendirilmesi yapılması gerçekleştirilmiştir.

Başlıngıç Yılı: 2007

Bitiş:2007

KUBBELİ KİLİSE’DEN MİMARİ PARÇALAR

Kubbeli Kilise içindeki düzenleme ve de kuzeyindeki Şapel kazısı sırasında, özellikle restütüsyon çalışmalarında yol gösterici, az sayıda, ama önemli mimari parçalar ele geçmiştir. Bu parçaların taşınabilir olanları Hamam Binası ambulacrum salonu içinde istiflenmiş ve de birbirlerine ait olan parçalar yan yana getirilmiş ve yüzey hazırlıkları yapılarak birleştirilmiştir.

Başlıngıç Yılı: 2007

Bitiş:2007

 VİLLA KAPISI

Tanım: Teras Tapınağını güney yönden sınırlayan caddenin kuzeyi tapınağın teras duvarı, güneyini ise açıldığı kadarıyla bir başka teras duvarı sınırlamaktadır. Bu güney yöndeki teras duvarı, gerek bloklarının formu ve işlenişi, gerekse örgü sistemi ile farklılaşmakta ve de Liman Agorası’na hakim bir başka resmi binanın olduğunu göstermektedir.  Büyük ihtimalle Helenistik dönemin bu bosajlı duvarı doğu yönde kesintiye uğrar ve sonraki başka binaların duvarları ile iç içe girer İşte bu noktada, Tapınak teras duvarının sonlarına doğru olan karşısında, üç basamaklı merdiveni caddenin taş döşemesi üzerine oturtulmuş bir ana girişin (propylon) yıkılmış mimari elemanları yer almaktadır. Spolyen olan bu giriş elemanlarını in situ olarak düştükleri yerlerinde kalmışlardır.. “Villa Kapısı” denilmesindeki en büyük etken, spolyen malzemeyle de olsa girişinin sütunlu ve merdivenli bir tasarımla yapılmış olmasıdır.

Binaya girişi sağlayan bu ön mekânın tüm malzemesi spolyendir. Bu nedenle de ne bir ölçü ve ne de proporsiyon bütünlüğü vardır. Oradan buradan getirilen uygun mimari malzemenin kurumu sırasında blok aralarına düzlem dolguları yapılmıştır. Buna rağmen ama yalnızca üst yapı elemanları yıkılmıştır: Beş basamaklı merdiven, hiçbir müdahale gerektirmeyecek kadar sağlamdır. Sağında ve solunda birer altlık üzerinde duran postamentlerden yalnızca batı yöndeki devrilmiştir; soldaki kendi yerindedir, ancak yönünde çok az bir sapma olmuştur. Zamanında postamentler üzerinde duran sütunların her ikisi de devrilmiştir. Sağdaki hemen öne, Tapınak terasının üzerine devrilmiştir. Diğer sütun yol üzerine yatmıştır. Buradaki kazılarımızla üst yapıya ait bazı mimari parçalar da açığa çıkartılmıştır. Bir arşitrav, bir geison ve bir ion başlığı. Ancak, yeniden kurum çalışmalarına yönelik ölçüm sırasında arşitrav bloğunun, sütün merkezleri arasındaki mesafeden daha kısa olduğu belirlenmiştir.

Konservasyon için, bloklar üzerinde tespit edilen kırık ve çatlaklıklar epoksi kullanılarak fiber barlarla birleştirilmiştir. Böylece bu blokların taşıyıcı fonksiyonları yeniden güçlendirilmiştir. Sonrasında her bir parça kendi yerine tekrar konularak, anıtsal kapı arşitrav seviyesine kadar ayağa kaldırılmıştır. Yalnızca tek bir başlık mevcut olan örnek alınarak tekrar üretilmiştir.

Başlıngıç Yılı: 2007

Bitiş:2007

2006

PALESTRA  KAPISI

Ölçüm platformu ve hamam binası arasında kalan düzlük alandan limana gidişi sağlayan kapı, iki kanatlı 3.60m yüksekliğinde etkileyici bir kapıdır.  Teras kapısı mermer kullanılarak inşa edilmiş, eşik, lento ve söveler fiziki deformasyona uğramıştır. Restorasyon projesi hazırlanan kapının mevcut mimari parçalarının restorasyon ve konservasyonu gerçekleştirilmiş, kullanılamayacak durum olan söve tekrar üretilmiş ve kapı ayağa kaldırılmıştır.

Başlıngıç Yılı: 2006

Bitiş:2006

2005

LİMAN AGORASI HADRİAN ÇEŞME BİNASI

5.36×8.02m. temel ölçüsündeki bina, i.ö. 3 yy başlarında  görkemli bir teras duvarı  önüne yapılmıştır. Cephesi agoraya yöneliktir ve yan duvarların uzantıları arasındaki iki sütun yer almaktadır. Duvarların iç yüzeyinde, döşeme ve parapet bloklarında görülen çeşitli aşınmalar yanında, inşasına yönelik yuvalar vede arka duvarın cephe yüzeyine açılmış iki farklı formdaki çörten ağızları, bu çeşme binasının zaman içinde geçirdiği plan değişikliği ile Kaunos halkına yüzyıllar boyu hizmet verdiğini göstermektedir. Binanın bugün ki durumu, son evresine aittir. Parapet öne çekilerek hazne büyütülmüş, sular arka duvara monte edilen muhtemel aslan başlı beş çörtenden akmaktadır.

Parapet önünde her iki yanda birer ahşap yalak vardır, kadınlar testilerini parapet üzerindeki çörtenler altında dolmaya bırakıyordu.  İ.S. 1. Yüzyıla kadar kullanılmış olan orijinal planında ise, parapet daha geride, yaklaşık ortasındadır. Böylece hazne daraltılmış ve önde insanlara gölgelik sağlayan bir mekan yaratılmıştır. Sular arka duvarın ortasında, tam orta aks üzerinde ki tek çörten ağzından boşalmaktadır. Kadınlar parapet önündeki basamağa çıkıp ellerindeki testileri havuza daldırarak suyu alabiliyorlardı. Binanın limana bakan batı duvarının dış yüzündeki uzunca yazıt, İ.S. 1 yüzyılda yeniden belirlenen gümrük kanunlarını içermektedir.

Daha 1969 yılında, keşfedildiği yılda mevcut blokları yerlerine konan Çeşme’ye, artık kendi dönemindeki fonksiyonunu kazandırmak amacıyla kazı dönemi öncesi hazırlatılan ve kurullardan geçen “Restorasyon Projesi” uygulanmıştır. Projeye göre sırasıyla: Çeşme’nin bloklarının yerinden indirilmesi, konservasyonu yapılması zorunlu blokların konservasyonları yapılması ve sonrasında tekrar yerlerine konulması, parapet blokların kaldırılması konservasyonları yapılması ve ilk yapım evresindeki yerlerine yerleştirilmesi, çatı hariç eksik olan cephe malzemesi ve basamak blokların yeniden üretilmesi, yerlerine monte edilmesi, havuz alanının izolasyonunun yapılması kapsamında gerçekleştirilmiştir.

Başlıngıç Yılı: 2005

Bitiş:2005

2003 – 2004

TERAS TAPINAĞI

Tapınak, agora ve limana hakim yapay bir teras üzerine kuzeydoğu-güneydoğu yönünde i.ö. 1yy ikinci yarısında inşa edilmiştir. Dıştan dışa 9.60×6.78 m. ölçülen tapınak in antis tarzındadır. Karye yakın bir kutsal oda önünde,yan duvarların arasına iki dor sütunu yerleştirilmiş bir ön oda. 30.50×35.00 m. boyutundaki tapınak avlusunun etrafı, dor düzeninde bir sütunlu galeri ile çevrelenmiştir. Malzeme kıyı taşındandır ve üzerleri zamanında sıvanmış ve boyanmıştır. Avlunun batı ucundaki silindir bir tambur üzerindeki yazıta göre tapınak  Zeus soteros a atfedilmiştir. Binanın hemen güzeydoğusunda yer alan apsis, i.s.  5. Yada 6. yy da yapılmış olan üç gemili bir kiliseye aittir.

Temenos üzerinde, tapınağın aksına teğet olarak inşa edilen  yuvarlak yapı, üç ana mimari bölümden oluşmaktadır. Dıştaki sütunlu galeri exedra ve merkezdeki silindir bir kaide üzerine oturtulmuş yuvarlak sunak. Dönemleri aynı olsa da galerinin iç ve dış sütun sırlarının malzemesi farklıdır. Üst yapıyı dışta 14, içte 9 sütun taşımaktadır. Böylece orta kısımda çapı 6.60 m. olan üzeri açık bir alan kalmaktadır. Yapının girişi yoktur. Bu yapısıyla buradaki yuvarlak yapı, daha çok bir kent kurucusu ile bağlantılı bir kutsal alandır. Bir Abathon-Heroon.  Ancak, sunak tablasının tam orta aksı  hizasında, yaklaşık 6.5 m. aşağısında  açığa çıkartılan bir kutsal taş –Baitylos–  bu alanın daha  i.ö. 5 yy sonlarından itibaren kullanıldığını belgelemektedir. Doğrudan ana kaya üzerinde oturan piramidal formdaki bu kutsal taş 3.5 m. yüksekliğindedir. Klasik çağ içlerine kadar  Kaunos şehir sikkesininde amblemi olan  Baitylos , Kaunos un tanrı kralı Basileus Kaunios’un resimsiz tasviridir. Bu taşın kentte yaşayanların inanç dünyasında  yeri öylesine önemlidir ki, bütün bu alandaki yuvarlak yapının da, tapınağın da ve hatta tek tanrılı dinin bir temsilcisi olarak kilisenin de kronolojik bir sıra içerisinde inşa edilmelerinin nedenidir.

Büyük bölümü yıkılmış olarak günümüze ulaşan moloz taş ve baz bölümlerinde kireç harç kullanılarak yapılmış olan teras duvarı, kazı ve proje çalışmaları sonrasın da  uygulama süreci ile restorasyonu tamamlanmıştır. Kazı çalışmaları ile elde edilen duvarın kendi malzemesi kullanılarak hazırlanan kireç harçı ile korunabilmiş olan mevcut duvarlara müdahale etmeden restorasyon  gerçekleştirilmiştir.  Duvar gerisinde teras alanının basıncını azaltmak ve  mevcut duvar tekniğinden kaynaklı olan olumsuzlukları azaltmak için geogritli donatı projesi hazırlanmış ve uygulanmıştır. Teras duvarı üzerinde ve  gerisinde yer alan  stylobat bloklarının günümüze ulaşan fiziki yapısına müdahale etmemek,  restorasyon anlayışımızın ilk ilkesidir ve bu bağlamda duvarın yalnızca üst sıralarından kaldırılması gereken bloklar alınmıştır; ve duvarın arka kısmı belli bir seviyeye kadar boşaltılmıştır. Sonrasında, mevcut yapısına dokunulmayan duvarın üzerine, teras duvarındaki stylobat blokları ile aynı hiza ve yükseklikte kendi taşları kullanılarak tamamlama yapılmıştır. Ve böylece orijinal duvar, diğer restore edilen duvarlardaki gibi günümüze ulaştığı yapısında bırakılmış, müdahale yalnızca üst bölümde gerçekleşmiştir. Tamamlanan duvar üzerinde ise, bu defa stylobat bloklarının yerleştirileceği 2 cm. yüksekliğinde bir düzlem tabakası oluşturulmuştur. Hazırlanan travertenden stylobat blokları eksik olan bölümlerde kullanılmıştır.

Başlıngıç Yılı: 2003

Bitiş:2004

Benzer Uygulamalar

Konu Yazıları